Sermayenin Kaybı veya Borca Batık Olma Durumlarında Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Tebliğ hk.

15 Eylül 2018 tarihli ve 30536 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 376 ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Tebliğ bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

 

A) Sermayenin Kaybı, Borca Batık Olma Durumu

Tebliğde, genel itibariyle TTK m. 376’da yer alan hükümlere yer verilmektedir. Aynı Tebliğ ile getirilen ve aşağıda açıklanan hususlar uygulamaya yönelik yeni esaslar olarak değerlendirilebilmektedir.

 

1) Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması durumu

TTK m. 376/2’de;

Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.”

hükmüne yer verilmektedir.

Tebliğde, “sermayenin üçte biri ile yetinme” ibaresinden sermaye azaltımı yapılmasının anlaşılması gerektiğini ifade eden ek bir açıklama yapılmıştır. Ayrıca tebliğ ile kaybolan sermayenin telafisi için genel kurula sermaye artırım imkanı tanınmıştır.

 

2) Sermayenin artırılması

Sermayenin zarar sonucu ortaya çıkan kayıp kadar azaltılması yoluna gidilmeden sermaye artırımına karar verilebileceği yeni bir hüküm olarak ihdas edilmiştir. Bu şekilde yapılacak sermaye artırımında sermayenin en az yarısını karşılayacak tutarın tescilden önce ödenmesi zorunlu sayılmıştır.

3) Esas alınacak finansal tablolar

Tebliğde, finansal tabloların düzenlenmesinde ihtiyari olarak Türkiye Muhasebe Standartlarının uygulanmasının tercih edilmesi halinde, şirketlerin sermaye kaybı veya borca batık olma durumlarının bu şekilde hazırlanan finansal tablolar üzerinden değerlendirileceği açıklanmıştır.

B) Henüz İfa Edilmemiş Yabancı Para Cinsi Yükümlülüklerden Doğan Kur Farkı Zararlarının Sermayenin Kaybı, Borca Batık Olma Durumu Değerlendirmesinde Dikkate Almama İmkanı Getirilmiştir.

Bu tebliğin geçici 1 inci maddesi ile 1/1/2023 tarihine kadar geçerli olmak üzere, sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararlarının dikkate alınmayabileceği hükme bağlanmıştır.

Bununla birlikte; ilgili hükmün, kur farkı zararları nedeniyle, şirketlerin teknik iflas durumu yaşamamaları ve öz kaynaklarını kaybetmemeleri amacıyla yapıldığı düşünüldüğünde, hesaplamada, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüğün doğduğu tarihteki kur ile son değerleme kuru arasındaki fark üzerinden hesaplama yapılmasının uygun olacağı belirtilmiştir.

Diğer taraftan, uygulama kapsamına kur farkı haricindeki diğer finansman giderleri (faiz giderleri gibi vs.) girmemektir.

Ayrıca uygulama; ‘’Mali tabloların düzenlenmesi veya verginin hesaplanması ile ilgili olmadığından, kur farklarının gider ve maliyet olarak dikkat alınmasına devam edilecektir.’’ İfadesine yer verilmiştir.

Tebliğ olunur.